Uzman Psikolojik Danışman (Çocuk, Ergen ve Yetişkinlere Yönelik Psikolojik Danışma Hizmeti)
Murat Abak
07 Şubat 2025
En güzel günlerinizi sıkıcı şeyleri dinleyerek, kaybetmeye mahkûm olanı kurtarmaya çalışarak, kendinizi cahil, kaba, adi insanlara adayarak heba etmeyin. Bunlar çağımız hastalıklı amaçları, yanlış idealleri. Hayatınızı yaşayın! İçinizdeki o muhteşem yaşama sevincini açığa çıkarın! Hep yeni heyecanlar arayın. Yepyeni bir hedonizm; işte çağımızın ihtiyaç duyduğu şey budur.
-Lord Henry Wotton, Dorian Gray'in Portresi
Çok istediğiniz bir tatile gittiniz diyelim ama şaşırtıcı biçimde ilk yaşadığınız heyecandan sonra elinizde pek de güzel hisler kalmadığını fark etmeye başladınız. Veya farklı bir örnekle, yıllarca o çok istediğiniz işi kaptınız ve hayalinizdeki şirkette çalışmaya başladınız diyelim bu durum ilk başlarda sizi inanılmaz mutlu ederken zamanla ilk başlardaki mutluluğun sönmeye başladığını hissediyorsunuz. Bu duygular size de tanıdık geldi mi? O halde hedonik adaptasyonla çoktan tanışmışsınız demektir. Sanırım bu haftanın konusunu artık biliyorsunuz, evet konumuz “Hedonik Adaptasyon”, buyursunlar!
İlk önce “hedonizm” kavramını açıklayarak başlayalım. Hedonizm, üstün iyiliğin haz almak olduğunu savunan diğer bir ifadeyle hayatın amacının haz almak olduğunu ileri süren bir felsefi akım aslında. Hedonik adaptasyon ise hazlara/duygulara uyum sağlamak ve nihayetinde aslında hiçbir şeyden fazla haz almamak anlamına geliyor. Hedonik adaptasyonda, yaşayacağınız kısa hazlar kolayca o anki benliğinizin parçası oluyor ve bir şeyi hayal etmenin düşüncesi bile kendisinden daha güzel görünüyor. Böyle söyleyince aslında biraz ürkütücü de gelen bu duygu durumunda, yaşadığınız anlar beklediğiniz kadar keyif vermiyor. Eğer uzun süredir neşe veren olaylar, deneyimler yaşayamıyorsanız hazlara çoktan adapte olmuşsunuz diyebiliriz. Şayet mutluluğunuzu dış kayaklar odaklı hedeflere bağladıysanız bu sonuca şaşırmamamız gerek. Bir takım beklentilerin peşinde senelerdir koşarak aradığınız bir iyilik haliniz varsa, bunların sizi artık pek de mutlu etmeyeceğini bu yazıyla kabullenebilirsiniz.
Hedonik adaptasyon kavramı, ilk olarak 1970’li yıllarda Brickman ve Campbell adlı iki psikolog tarafından yapılan bir çalışma ile gündeme gelmiştir. Bu çalışmada, araştırmacılar iki grup insan üzerinde inceleme yapmışlardır. Bunlardan biri büyük piyango ödülleri kazanan bir grup insan, diğeri ise bir kaza sonucunda felç kalan kişilerden oluşmaktadır. Araştırma sonucunda, uzun vadede hiçbir grubun diğerinden daha mutlu olmadığı ortaya çıkmıştır. Yani piyango kazanan insanlar, başlangıçtaki heyecan ve sevinçten sonra eski mutluluk seviyelerine geri dönmüşlerdir. Aynı şekilde felç kalan insanlar da yaşadıkları travma ve üzüntüden sonra yeni durumlarına adapte olmuşlar ve mutluluk seviyeleri değişmemiştir. Bu çalışma, hedonik adaptasyonun hem olumlu hem de olumsuz olaylara karşı işlediğini göstermiştir. İnsanlar, hayatlarındaki değişikliklere kısa süreli tepkiler verirler, ancak zamanla yeni duruma alışırlar ve eski mutluluk düzeylerine geri dönerler. Bu durum, her insanın bir mutluluk noktası olduğu ve başına ne gelirse gelsin bu noktaya geri döndüğü şeklinde açıklanabilir.
Peki bunu neden yaşıyoruz? Hedonik adaptasyonun temel nedenlerinden biri, insan beyninin yeni deneyimlere ve kazançlara hızla adapte olma eğilimidir. İnsanlar, başlangıçta bir şeyin tadını çıkardıklarında, bu deneyimin heyecanını ve mutluluğunu deneyimlerler, ancak zamanla bu duygusal tepki azalır. Bu durum, insanların yaşamlarında sürekli olarak yinelenen deneyimlere nasıl tepki verdiğini ve neden yeni şeylere hızla alıştıklarını anlamamıza yardımcı olur. Ayrıca, hedonik adaptasyonun psikolojik bir savunma mekanizması olarak işlev gördüğü de öne sürülmüştür. Olumsuz deneyimlerin etkisini zamanla azaltarak, insanlar stresli veya zorlu koşullara daha iyi adapte olabilirler. Ancak aynı zamanda, bu olumlu deneyimlerin etkisi de zamanla kaybolur, bu nedenle insanlar daha fazla mutluluk aramak veya yeni deneyimler peşinde koşmak eğilimindedirler.
Şu ana dek hep karanlık yönleri olan bir ifade gibi dursa da, yaşadığımız acıların geçiciliği de yani kötü şeylere uyum sağlama ya da onlara alışma yeteneğimiz de yine hedonik adaptasyonun bir parçası. Bu geçicilik sayesinde hayatımıza kaldığımız yerden devam edebiliyoruz diyebiliriz. Dolayısıyla “ne onunla ne onsuz” gibi bir hali var hedonik uyumun.
Peki bu durumla karşılaştığımızda nasıl başa çıkabiliriz?
İnsan, doğası gereği acıdan kaçınıp, hazza yönelen bir varlıktır; bu nedenle davranışlarımızın amacı haz olmalıdır, der Aristippos. Ben de, bugünkü yazımda hazza yüklenen farklı bir boyut üzerine çalışmaya, mutluluğa yüklediğimiz anlama farklı bir perspektiften bakmanızı sağlamaya çalıştım. Benimle bu yolculuğa çıkıp sona kadar bize eşlik ettiğin için teşekkür ederim. Kaleme alınmış farklı yazılarda görüşmek üzere…
Dikkat - Online danışmanlık hizmeti, herkese uygun bir hizmet değildir.
İntihar veya kendine zarar vermek gibi düşüncelere sahipseniz, sitedeki hizmetler size uygun olmayabilir.
Bu durumdaysanız aşağıdaki yardım numaraları ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.
Acil Yardım Hattı: 112, Polis İmdat Hattı: 155, Aile İçi Yardım Hattı: 183, Uyuşturucu İle Mücadele Yardım Hattı: 191