Mitolojiden Günümüze: Oedipus ve Elektra Kompleksi

mitolojiden-gunumuze:-oedipus-ve-elektra-kompleksi

“Sevildiğinden emin olunca, insan ne kadar da cüretkâr oluyor.”

Sigmund FREUD



İnsan psikolojisiyle ilgili ilk ve en temel bilimsel bilgileri atan psikologların başında şüphesiz ki Sigmund Freud gelmektedir. Öne sürdüğü görüşler ve psikoloji bilimine kazandırdığı kavramlar her ne kadar sonrasında gelen psikologlar tarafından destek görmemiş ve Freud, insan psikolojisinin sadece karanlık yönlerini göstermekle suçlanmış olsa da psikoloji bilimindeki yeri yadsınamayacak boyutlardadır. Oedipus Kompleksi, psikoloji bilimine kazandırdığı kavramlar arasında çok önemli bir yere sahip olduğu için bugünkü yazımızda Oedipus ve Elektra Kompleksi kavramlarını ele almak istedim.

 


Oedipus Kompleksi


Antik Yunan efsaneleri yüzyıllar boyunca gencinden yaşlısına, okumuşundan cahiline görkemli, güzel ve gizemli şeyleri duyup düşünmeyi seven herkese zevk kaynağı olmuştur. Aynı zamanda felsefeden müziğe, psikolojiden astronomiye birçok alanda etkisini göstermiştir. Oedipus Kompleksi ise Antik Yunan Mitolojisinin Freud’un Psikanalizi üzerinde ne kadar etkili olduğuna somut bir örnektir.


Oedipus Kompleksi, adını bir Yunan efsanesinden alır. Oedipus, Yunan Mitolojisi’nin en trajik kahramanıdır. Bundan dolayı insanla ilgili bütün bilim ve sanat dallarına karışmış, her alanda derin iz bırakmıştır. Hikayeye gelecek olursak:


Oedipus (bazı kaynaklarda Oidipus), Thebai kralı Laios ve kraliçesi İokaste’nin oğludur. İokaste hamileyken bir düş görür ve kahin Teiresias bu düşü şöyle yorumlar: Kraliçenin karnında taşıdığı çocuk babasını öldürecektir. Doğar doğmaz bebek dağa bırakılır, ayak bilekleri delinmiş, içinden bir kayış geçirilmiştir. Ayağı şiş anlamına gelen Oedipus adı da buradan gelir. Çocuğu Korinthoslu bir çoban bulur, götürür Korinthos kralına verir. Çocukları olmayan Korinthos kral ve kraliçesi Oedipus’u öz evlat gibi büyütürler. Yıllar sonra bir sarhoş, Oedipus’a gerçek ailesinin onlar olmadığını söyler. Onu büyüten aile bunu inkar eder, bunun üzerine Oedipus, yıllar önce öz anne-babasının danışmış olduğu kahine gider. Kahin gerçeği açıklamaz, ancak ona kaderinde babasını öldürmek ve annesiyle evlenmek olduğunu söyler. Bunun üzerine kaderinden kaçmak için, Oedipus, Thebai şehrine gitmek üzere yola çıkar. Bir yol ayrımında, başka bir arabayla yol hakkının kimin olduğuna dair bir kavgaya tutuşur ve diğer arabadaki yolcuyu öldürür. Ölen kişi ise, Thebai'nin kralı, yani öz babasıdır.


Bu olaydan sonra Thebai’ye varır. Sphinks denilen canavar şehirde korku salmakta, sorduğu bilmeceye cevap veremeyenleri parçalayıp yemektedir. Bilmece ise şöyledir: "Sabah dört, öğleden sonra iki, geceleri ise üç ayakla yürüyen şey nedir?". Oedipus doğru cevabı veren ilk kişi olur: "İnsan. Çünkü bebekken emekleyerek dört, yetişkinken iki, yaşlıyken de baston yardımıyla üç ayakla yürür." Doğru cevaba çok şaşıran Sphinks, kendisini uçurumdan atarak intihar eder. Onları Sphinks’ten kurtardığı için kendisine minnettarlık duygusu besleyen Thebai halkı, Oedipus'u kral yapmaya karar verir. Tahmin edilebileceği üzere, karısı da yeni dul kalmış olan kraliçe olacaktır. Teb halkının, kralın katilinin, "yeni kral" olduğundan haberi yoktur, bundan Sphinks’i sorumlu tutmaktadırlar. Oedipus da öldürdüğü kişinin kral olduğunu bilmemektedir. Bu evlilikten çiftin, iki kız, iki de erkek çocuğu olur: Eteokles, Polyneikes, Antiogne, İsmene.

 

Yıllar sonra, Theabai şehrinde bir bereketsizlik baş gösterir. Oedipus, kraliçenin erkek kardeşini kahine yollar bir çözüm bulması için. Kreon adlı bu kişi, dönüşünde eski kralın katilinin bulunup cezalandırılması gerektiğini anlatır. Bu öneriye kulak veren Oedipus, kahini çağırtır. Kahin, ona katili araştırmaması gerektiğini söyler, bunun üzerine tartışma yaşarlar ve kahin, Oedipus'u kralın katili olduğunu ve anne-babasını bilmediğini halka söylemekle tehdit eder. Kahin yüzünden Kreon'u suçlayan Oedipus ve Kreon arasında tartışma başlar. Kraliçe içeriye girer ve iki tarafı sakinleştirmeye çalışır. Eski kocasının ölüm şeklini anlatır ve Oedipus'a sakinleşmesi gerektiğini söyler. Ancak bu sözlerden iyice işkillenmiştir Oedipus. Bu sırada Korinthos’tan bir haberci gelir, Korinthos kralının öldüğünü, Oedipus’un kral olmak üzere Korinthos’a çağırıldığını bildirir. Oedipus yine de ikirciklidir: Babasının ölümü kendi elinden olmamıştır, ama annesi hayatta olduğu için kehanetin ikinci parçasının gerçekleşmesinden korkan kahramınımız Korinthos’a gitmek istemez. Bunun üzerine haberci, ona aslında evlatlık alındığını, saraya bir çoban tarafından getirildiğini söyler. Çoban da getirilip gerçeği açığa vurunca Oedipus’la İokaste’nin artık şüpheleri kalmaz. Kraliçe sarayın içine sığınıp canına kıyar, Oedipus da annesi ve karısı olan kadının iğnesiyle gözlerini kör eder. Sophokles’in “Kral Oedipus” tragedyasında dile getirilen bu dram Oedipus’un Thebai’den sürülmesi, kızı Antigone’ye yaslanarak Kolonos iline gelmesi ve orada ölmesiyle sonuçlanır.


Oedipus Kompleksine gelecek olursak, bireyin karşı cinsten ebeveyne karşı duyduğu sahip olma, kendi cinsiyetinden olan ebeveyne ise beslediği yıkıcı hislerin toplamı olarak özetlenebilir. Özellikle erkek çocukların psikolojisini açıklayabilen teori, bilinçaltına itilmiş ve devamlı baskılanan duygu ve düşünceleri açıklıyor. Psikanaliz, Oedipus Kompleksi’ni insan ruhunun gelişimindeki en kritik aşama olarak kabul eder. Freud’a göre bu kompleks ‘‘Fallik’’ dönemde ortaya çıkar. Fallik dönem, Freud’un ‘‘Psikoseksüel Gelişim Kuramının’’ 3-6 yaş arasını kapsar ve libidonun odağı genital bölgedir. Bu dönemde çocuk, karşı cinsten ebeveynine aşırı düşkün olurken, hem cinsi olan ebeveyninden kurtulma isteği içindedir.

 

Erkek çocuk bu dönemde annesine dokunmak, onunla uyumak isteyebilir. Eğer kardeşleri varsa annesini onlardan kıskanır, asla paylaşmak istemez. Kardeşlerini annesinden uzak tutmak istese de en çok uzak tutmak istediği kişi yine babasıdır. Ancak babasına karşı gösterdiği saldırgan tutumların kendisine ceza olarak geri döneceğini düşünür. En çok korktuğu ceza, babasının onu penisinden yoksun bırakmasıdır. Yaşanan bu korkuya Freud ‘‘Kastrasyon’’ adını vermiştir. Bu korku, annesine karşı olan düşkünlüğünden daha ağır basar. Böylece Oidipal bağlantı giderek azalmaya başlar. Bağlantının sona ermesiyle çocuk, babayla daha fazla özdeşleşme yoluna gider. Sonuç olarak yaşadığı korkular uzun süre için (ergenliğe kadar) ortadan kalkar.

 


Elektra Kompleksi


Freud’un öğrencisi ve asistanı olan Carl Gustav Jung, başka bir Yunan mitine dayanarak Oedipus Kompleksi’nin kız çocukları için geçerli versiyonuna Elektra Kompleksi adını vermiştir. Kız çocuklarının babaya aşırı düşkün olmaları ve anneyi rakip olarak görmeleri temeline dayanır. Bu karmaşa, yaş ilerleyince anneyle özdeşleşme yoluyla çözümlenir. Esinlenildiği efsane ise özetle şöyledir: Babası Agememnon'a karşı büyük bir sevgi besleyen Elektra, annesinin babasına kızarak, onu düşmanı ile hem aldatıp hem de ardından öldürmesinin intikamını, kardeşi Orestes'e annesini öldürterek alır.


Bu dönem, 4 ile 6 yaş arasında yaşanır. Çocuğun kişilik yapısına, gelişimine, anne-baba ile olan ilişkisine göre farklılık gösterir. Çocuğun davranışlarında değişimler gözlemlenir. Anneden uzaklaşırken, babaya yakınlaşır. Babaya karşı bağlanma başlar. Annesine karşı kıskançlık duyabilir.

 

Kıskançlık, birisini çok benimsediğimizde o kişinin ilgi ve sevgisini sadece kendimize istediğimizde ortaya çıkan bir duygudur. Hiçbir kişinin ya da hiçbir aktivitenin sevdiğimiz ve ilgisini beklediğimiz kişi ile aramıza girmesini istemeyiz. O kişi sadece bize odaklanmalı ve tüm zamanını bize ayırmalıdır. Başka bir örneğe bakarsak, baba ve annesinin birbirlerine karşı olan ilgi ve sevgisini gören bir çocuk, bu durumu kıskanabilir. Anne ve babanın beraber yattığı, kendisinin ise tek başına yattığını fark eden çocuk, bu durumu adaletsiz olarak değerlendirebilir.


Bir erkek çocuğunun babayı kıskanması ya da bir kız çocuğunun anneyi kıskanması ilgi ve sevgi bekleyen ve sevdiğini kendisine saklamak isteyen bir durumdur. Böyle kıskançlıklarda hemen akla cinsellik getirmemek gerekmekte; çocuğun ilgiyi kıskandığı ve bu ilgiyi kendisine istediği düşünülmelidir.

 

Kız ve erkek çocuklarının anne-baba ile olan bağ ve ilişkileri zaman içinde değişebilmekte ve farklılaşabilmektedir. Önemli olan, çocuğun ihtiyaçları ve duygu durumu ön planda tutularak çocuğa cevap verilmesidir. Anne ve babalar, çocuğun önünde kendi aralarındaki ilgi ve sevgiyi yaşamaktan çekinmemelidir. Gizli saklı yaşanan sevgi ve ilgi, çocukta oluşan olumsuz duyguları daha da şiddetlenebilir.

 

Bugünkü yazımda temeli mitolojik kahramanlara kadar dayanan iki kavramı ayrıntılandırmaya çalıştım. Hayatın her aşamasında, yapılan her davranış ya da sergilenen her tavrın psikolojik temelde bir açıklaması vardır. Önemli olan anlamaya çalışmak ve farkındalığımızı artırmak! Benimle bu yolculuğa çıkıp sona kadar bana eşlik ettiğin için teşekkür ederim. Kaleme alınmış farklı yazılarda görüşmek üzere…

Dikkat - Online danışmanlık hizmeti, herkese uygun bir hizmet değildir.
İntihar veya kendine zarar vermek gibi düşüncelere sahipseniz, sitedeki hizmetler size uygun olmayabilir.
Bu durumdaysanız aşağıdaki yardım numaraları ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.

Acil Yardım Hattı: 112, Polis İmdat Hattı: 155, Aile İçi Yardım Hattı: 183, Uyuşturucu İle Mücadele Yardım Hattı: 191