9 dk.
(1 görüşme)
Ücretsiz
Tanışma ve ihtiyaca yönelik yöntem ve çözümler
Süreçle ilgili bilgilendirme
60 dk.
(1 görüşme)
2.747,00 TL
İhtiyaca ve kişiye özel olarak farklı yöntemler uygulayarak kişilere kendilerini daha iyi hissetme ve kendi potansiyellerini kullanma konusunda koçluk ve farkındalık çalışması
*Yeni nöron bağlantıları oluşturan özel telkin kaydı hediye
60 dk.
(3 görüşme)
7.199,00 TL
Sorunlar ve İçsel Dönüşüm Sistemiyle Çözümleri:
1. Depresyon ve mutsuzluklar: Yaşanılan olayların ve travmaların etkisinden çıkamama, hayata dair isteksizlik...
Depresyonun altında duygusal birikmişlik, hayatla baş edememe vardır. Herkes hayatında travma yaşamıştır; kimi etkisinde kalırken, kimi acılarını kaldıraç olarak kullanmıştır. Bazen unuttuğumuzu, etkisinden kurtulduğumuzu sandığımız olay ve çatışmalar bile zihnimizde arka planda etkilemeye devam eder. Mesela; kişi hayat tarafından reddedildiğini, onaylanmadığını, sevilmediğini düşünüyordur. Çünkü geçmişte böyle hissetmiştir. Belki ona bakanlar tarafından cezalandırıldı ya da kişinin sevilmesi bir takım şeyleri yapmasıyla ilişkilendirildi. Bunu bilinçli zihniyle hatırlamazken; insan işinde, ilişkisinde yaşanılan sorunların çok üstüne geldiğini düşünerek depresyona girebilir. İçsel dönüşüm sorunun görünen tarafıyla birlikte görünmeyen tarafını da çözmeye yöneliktir. Düşünce ve duyguları olumlu hissettirecek şekilde değiştirdikçe, keyif alınan aktiviteler yapıldıkça beyindeki mutluluktan sorumlu "dopamin" kimyasalının salınımını artar.
Çağımız insanının en büyük sorunu; mutsuzluk. Mutluluk üzerine uzun yıllar bir çok uzmanın yaptığı çalışmalar, genetik faktörlerin %40-50 civarında etkili olduğu sonucunu ortaya koymuştur. Mutluluğun sadece %10’luk bölümünü içinde bulunulan durumlar (maddi kazanç, kariyer, ilişki vs.) oluşturuyor. %40’lık bölümü de oluşturan bakış açısıdır. Dünyaya gelinen koşullar ne olursa olsun, maddi zorluklar, özel hayattaki sıkıntılar, aldatılma ve tüm travmalara rağmen insanlar daha iyi hissetmek yönünde bir seçim yapabilir. Bilinç ve bilinçaltında kendisini engelleyen, mutsuzluğa mahkum olduğunu düşündürten kalıpları değiştiren kişilerin hayata bakışı ve algılayışı da değiştiğinden daha yüksek bir mutluluk düzeyine sahip olabildikleri görülmektedir. Kendisinde değişimler başlatan kişilerin çevresiyle ilişkilerinin de güzelleşmeye başladığını gözlemledik.
2. Panik atak, anksiyete, fobiler, korku ve kaygılar: Kötü bir şey olacağına dair kaygılar, yakınlarını kaybetme korkusu, bazı durumlarda yaşanılan endişeler, panik halleri, kalp krizi geçiriyor gibi hissetmek, sıkışma hissi, nefes darlığı, boğulma hissi gibi hisler bir yerlerde yaşanılan yoğun duyguların sıkışmasıyla oluşmuştur. Olayın bedende oluşturduğu tıkanıklığı açmak, semptomları duygusuyla bedende tutulduğu yerlerden boşaltmak, etkilere verilen tepkiyi değiştirmektedir.
3. Geçmişe dair üzüntüler, suçluluk ve utanç duyguları, kendini ve başkalarını affedememe.
Suçluluk, insanın kendisine yaptığı ya da yapmadığı şeyler için yönelttiği öfkedir. Erken yaşlarda aile, okul ya da bir ortamda yoğun utanç duygusu yaşayan kişiler, karşı cinsle ilişkilerinde veya toplulukta kendini rahat hissedemediğini söyleyebilir. Çocuk yaşlarda küçük düşme, tacize maruz kalma, aşağılanma gibi durumlar derin utanca neden olabilir. Hatta bu durum bedende rahatsızlıklara, engel olunamayan davranışlara (tikler, takıntılar, fobiler…) bile neden olabilir. Utanç hisseden kişi başkalarının kendi hakkındaki görüşlerini düşünüp kendisini kapatırken, suçluluk hisseden kişi ise kendi davranışının başkaları üzerindeki etkiye odaklanır, birçok şeyin suçlusu kendisiymiş gibi hissederek gereğinden fazla alttan alır ve yorulur. Çözümü, geçmişle ve kendinle barışmaktan geçer.
İçsel dönüşüm zihinsel ve bedensel semptomlardan yola çıkarak; uyguladığı yöntemlerle kişiyi duygularının ağırlığından özgürleştirerek, kendini ve başkalarını affetmesini ve özgürleşmesini kolaylaştırır.
4. İlişki sorunları: İlişkide değer görmeme, yetersiz hissettirilme, kaybetme, terk edilme, aldatılma korkuları, doyumsuz ilişkiler, kıskançlık, güvensizlik...
İlişkiler, insanı en çok kendini anlamaya iten konudur. Çünkü, ilişkilerimizi zihnimizle değil, duygularımızla yaşarız. Yani ilişkimizi yöneten içimizdeki küçük çocuktur. Bazen küser, bazen kızar, bazen kırıp döker. İçimizdeki küçük çocuğun yaralarından, travmalarından dolayı; ilişkilerimizde duygusal çatışmalar yaşanır, çocuksu kavgalar olur. İçindeki çocuğu iyileştirecek olan; karşısına çıkan partnerler, eşi değildir. O çocuğun bilinçaltındaki etkilerinin, duygularının şifalandırıcısı; bugünkü yetişkin halidir. İçindeki çocuğun duygularının anlaşılmaya, çözülmeye ihtiyacı var.
Aşk, ayrılık, terk edilme gibi yaşanılan yoğun duygular, kişilerde daha önce bilinçaltına atmış olduğu duyguların yüzeye çıkmasına sebep olabilir. Mesela kişi küçükken sevdiği birinden herhangi bir sebeple kısa bir zaman da olsa ayrı kaldığında terk edildiğini düşünebilir ve bu da yetişkin halinde yaşadığı ilişkide terk edilme korkusu oluşturabilir. Sevdiği birini kaybetmiş olmak, bundan sonra da sevdiklerini kaybedeceği korkusuyla ilişkilerde güvensiz bağlanma şeklinde görülebilir. Bu korkuları yaşarken bedende de yoğun semptomlar (hızlı kalp atışı, midede sıkışma, boğazda düğüm gibi) varsa bunlardan hareketle bu duyguların ilk yaşandığı zamanlara giderek çözmek, sonrasında ilişkide büyük bir rahatlık sağlar.
İlişkilerde hissedilen yetersizlik duygusu çoğunlukla çocukken yetiştirenlerin hissettirdikleri veya ebeveynlerin birbiriyle olan ilişkilerinden etkilenmelerden kaynaklanmaktadır. Oldukça eleştirel büyümüş olan çocuk; birçok konuda kendini yeterli görmezken, bazen de partnerinin eleştirisiyle, çocuklukta içinde biriken duyguları, öfke kalkanıyla yüzeye çıkartmaktadır. Yine ilişkilerde değer görmediğini hissetmek; küçükken yapılan kıyaslamalar, ayrımcılık, takdir görmeme gibi etkilerle bağlantılı olabilmektedir.
İçindeki çocuk olan bilinçaltınla, bugünkü bilincini aynı noktaya getirdiğinde ilişkilerindeki seni anlayıp, çözümleri göreceksin. Zihnin kara kutusunda kaydolmuş bu etkilerden özgürleşmek ve bugün istenilen yönde değerli hissedilen, başarılı, mutlu, güven dolu ilişkiler yaşamak mümkün.
5. İçindeki Çocuğu Şifalandırmak (Çocukluk travmalarından özgürleşmek)
Çocukluğunda, travma yaşamamış insan yoktur. Çocuk zihninde onu yetiştirenlerin bazen yaptıkları, bazen yapmadıkları travma olabilir. Travma, sadece yaşadıkların değil yaşayamadıkların da olabiliyor; içinde kalanlar, söyleyemeyip, yapamadıkların, alamadıkların, gidemediklerin…
İnsanın yönetmekte zorlandığı birçok davranış kalıbının ardında çocuklukla ilgili kayıtları çıkar. Bilinçli zihinle bir yetişkin kendisi için neyin iyi olup olmayacağını bilir ancak bunu yapmakta zorlanıp, erteleyebilir. Sebebi; geçmişte ona engel olan duygu birikimi, zihinsel imgeleridir. Mesela; kilo sorunlarından kurtulmak isteyen biri olmadık saatlerde bedenine zararlı yiyecekleri tüketmenin sağlıksız olduğunu mantıken bilse de içinde bulunduğu duygu durumu ağır basıp kontrolsüzce kendini yemek yerken bulabilir. Bir başka örnek de; insan ilişki yaşadığı kişinin kendine, benliğine zarar verdiğini bildiği halde o kişiden kendini uzak tutamadığı gibi ona anlayamadığı bir çekim hissedebilir. Bazı kişiler de ihtiyacı olmadığı halde kendini tutamadığı bir alışveriş içinde bulur. İnsanın yönetmekte zorlandığı birçok davranış kalıbının ardında, çocuklukla ilgili kayıtları çıkar. Örneğin; yemeyi yönetememe konusunda, anneye, bastırılmış öfke, kırgınlık gibi duyguların olduğunu görüp boşalttığımızda; kişi yeme konusunu rahatlıkla düzenleyebilir hale geliyor. İlişkilerde, kendisine zarar veren kişiye çekilme eğiliminin sebebi; bilinçaltında, ailede benzer şekilde ilişkide olunan bireyle ilişkisini, şifalandırmak olabiliyor.
Zihin, yarım kalmışlıkları tamamlamak üzerine çalışır. İlgisiz bir ebeveynle büyüdüyseniz; hayatınıza ilgisiz partnerleri çekip, onu düzeltmeye çalışarak, çocukken alamadığınız ilgi açlığını ve geçmişteki ebeveyninizle ilişkinizi o şekilde iyileştirmek istemeniz olasıdır. Alışveriş tutkusunun altında da çocukken giyemediği ya da istemeden giydirildiği kıyafetlerin telafisi çıkabiliyor. Aslında ürün satın alınırken içindeki küçük çocuğa alınma duygusuyla hareket ediliyor.
Bugünkü yetişkin zihinle, olan ya da olmayanlara anlamlı açıklamalar getirsek de içimizdeki çocuğun yaralarının o küçüklük halimizin duygusuyla sarıp sarmalamak en etkili olan yöntemdir.
6. Potansiyelini kullanamama: Özgüvensizlik, yetersizlik, değersizlik duyguları.
Hayatımızda olmamız gereken yerde değilken daha aşağı konumdaysak, yeteneklerimizin bir gün fark edileceği düşüncesiyle bekliyorsak; öncelikle içimizdeki değerleri kendimizin farkında olması önemli. Yaşanılanlar içindeki değerin üstünü toz gibi örtebilir. Öncelikle o tozların silkelenmesi gerekiyor.
Bir ortamda kendini ifade edemediğini düşünüyorsan; bir yerlerde susturulmuş olabilirsin. Belki okulda öğretmenin, belki ebeveynlerin bilmediğini, susman gerektiğini söylediler, belki yanlış bir şey söylediğin için kendini küçük düşmüş hissettin, sonra da konuşmamanın daha iyi olduğuna karar verdin. Sebep her ne olursa olsun, bugün seni engelleyen duygular amigdalanın hayatını korumak için aldığı bir önlem. Amigdala, duygusal hafıza ve duygusal tepkilerin oluşmasındaki primer role sahiptir. Ancak, biz ilkel beyinde kalmayıp preforantal korteksimizi geliştirirsek yaşanılan her durumun üstesinden gelmenin yollarını bulabiliriz.
Bilinçli zihinle yapmak istediklerinize yeterli motivasyon oluşturamıyorsanız, bilinçaltınızda sizi etkileyen durumlarla yüzleşmeniz, duygularını fark ederek, serbest bırakıp dönüştürmeniz gerekiyor.
İnsanın, çocukken ebeveynleri veya okul hayatında otoriteyle yaşadığı sorunlar, büyüyüp iş hayatına girdiğinde de benzer şekilde devam edebilmektedir. Öğretmenin baskısı; yöneticinin, patronun baskısı haline dönüşebilmekte; ta ki içinde duygularını sıkıştırmış olan o çocuğun içindeki duygu frekansı değişene dek. Yine bu konularda da çalışırken son yaşanılan olayın duygusundan hareketle, bu duygunun (kendini ifade edememe, utanç, kaygı, yetersizlik, çaresizlik, haksızlığa uğramışlık vb.) ilk yaşandığı zamanlara ulaşabiliyoruz. Bedende hissedilen semptomların (ellerin terlemesi, titreme, kalpte çarpıntı, yüzde kızarma, boğazda tıkanıklık, midede sıkışma vs.) duygularını boşalttıktan sonra, o gün bunları yaşayan içindeki küçük çocuğa şimdi bugünkü yetişkin halinle nasıl destek vereceğini öğreniyorsun. Sonra o sahneleri Nlp teknikleri ile yeniden çerçevelendiriyoruz. Belki o çocuk orada kendini serbest bırakarak içinden geldiği gibi davranıyor, belki de olayı gülerek izleyeceği bir çizgi film senaryosu şeklinde canlandırıyoruz. Beden ve zihin rahatlayınca olayın etkisi de değişmiş oluyor. Geçmişteki birikmişlik atılınca bugün ve gelecekte yaşanılan olaya verilecek tepkiler, duygusallıktan çıkarak mantıklı hale dönüşüyor. Bugün hakkını alamadığını düşünen kişi, değişen enerjisiyle bunu almakta daha güvenli davranıyor ve elde etmesi kolaylaşıyor.
İnsan içinde kendini sürekli eleştiriyor, değerli, yeterli görmüyorsa, dış dünyada da bu gerçekliği yaşar. Genellikle bu durumun kökeninde küçük yaşlarda değer görmemek, eleştirilere, kıyaslamalara maruz kalmak, arkadaşları arasında küçük düşmek hatta bazen taciz gibi etkiler kişinin özgüvenini zedelenir. Bu zedelenmelerin onarılması ve yeniden özgüven kazanmak, içinde yeterli, değerli hissetmek içsel dönüşüm uygulamalarıyla mümkündür.
7. Öfke sorunları: Öfke, tehditlere karşı kendimizi korumamıza ya da savaşmamıza yardımcı olan duyguları uyandıran doğal bir tepkidir. Ancak kişi sıklıkla ve yoğun olarak bu duyguyu yaşıyorsa onu öfkelendiren durumları fark ederek çözüme gidilebilir.
İçsel ya da dışsal nedenler öfkeyi tetikleyebilir. İş yerinde yaşadığınız bir durum, trafik sıkışıklığı, kazalar sinirlendirebilir. Bir yaşanmışlığı hatırlatan olay ve duygular eski bir yaşanmışlığın duygusuna bası yapabilir. Çocukken arkadaşı tarafından küçümsendiğini düşünen biri arkadaşının eleştirisine sert bir tepki gösterebilir. Çünkü onda eskiden yaşadığı ve rahatsız olduğu o duyguyu titretmiştir. Bu çocukken yaşanılan bir travma olabildiği gibi kişisel olarak içinde bulunduğunuz duygular değersizlik, yetersizlik, eziklik, kıskançlık, korku, kaygı da öfkeyi ortaya çıkartabilir. Genellikle öfkeli insanlar, içinde duygusal ve incinmeye açıktırlar. Duyguları serbest bırakmanın, çeşitli yolları var. Bireysel çalışmalarda öfke sırasında yaşanılan duyguları ve bedendeki rahatsız edici semptomları izleyerek geçmişte bu şekilde hissedilen zamanlara ulaşılarak bedendeki yerleriyle öfke ve altında saklanmış olan duyguları tespit edip boşaltıyoruz.
8. Aile ve Atalardan gelen etkilerden özgürleşmek: Kendini bir yere ait hissetmeme, yalnızlık, dışlanmışlık, derin mutsuzluk, kendini yok etme isteği, haksızlığa uğradım duyguları, bereketsizlik deneyimleri, ilişkilerde yaşadığın döngüler… Belki de bu duygular senin kendi geçmişinden çok daha öte.
Ailede, atalarda kızdığımız kişilerin yaşadığı deneyimlere çekiliriz. Çocuk, aldatan ebeveynine kızsa da, onun yaptığını yaparken bulabiliyor kendini. “Asla yapmam” dediğini hayatın içinde, hangi bilinçle nasıl yapılabilir olduğunu fark ediyor. Bazen de değiştiremediği ebeveynini, bilinçaltında değiştirme hayali olduğundan, kendine bunları yapacak partneri çekerek onu değiştirebileceğini düşünüyor. Alkolik, kumarbaz, çalışmayan eşleri olan danışanlarımın babalarında kızdıkları özelliklerin olduğu kişileri hayatına çekmelerinin rastgele olmadığını gördük.
Yaşadığın anlam veremediğin olay ve duygular direk seninle bağlantılı olmayabilir. Nasıl ki genetik hastalıklar aileden geçiyorsa duygu ve düşünceler de benzer şekilde geçiş yapabiliyor. Atalarının tamamlayamadığı işleri, döngüleri çözülmek için sende ortaya çıkmış olabilir. Regresyon, NLP ve meditatif yöntemlerle hissedilen duyguyu takip ederek, özgürleşme yolları var.
9. Gelecek tasarımı: Gelecek olasılıklarla doludur ve bu olasılıklardan seçtiğimiz geleceğimiz olur. Geçmişin etkisinden çıktıktan sonra daha iyi bir gelecek tasarlanabilir. Hangi gelecekteki kendin olma olasılığını seçeceğin bilinçli tercih meselesidir. Gelecekte ne yapmak, nasıl biri olmak istediğine dair çalışmalar da koçluk görüşmeleriyle yapılmaktadır. NLP ve meditatif tekniklerle zihinde geleceğe giderek olmak istenilen gelecek benliği ziyaret ediyoruz.
10. Kilo sorunları: Kilo verememe, alamama, duygusal açlık...
Baş edilemeyen kilo sorunlarında, görünürde sebepler farklı olsa da büyük oranda çocuklukta yaşanılan duygular temeli oluşturur. Geçmişte yaşanılan durumlarla ilgili suçluluk, yaşanılan tacizle utanç hissi, kendini korumak için iri, güçlü olma düşüncesi, küçükken anne-baba kavgasında hissedilen çaresizlik duyguları olabileceği gibi, öfkeyi, üzüntüyü bastırmak gibi çok çeşitli konuların yemeyi yönetememeye sebep olabildiğini gördük. Büyüdüğünde mantığıyla kararlar alabileceğini düşünse de kişi, davranışlarını yöneten duygularının kontrolünden çıkmakta zorlanabiliyor. Hatta çoğu zaman atması gereken adımları ertelemeyi seçiyor. Yüzleşilme ve sönümlendirme sürecinden sonra duyguyu yönetmek kolaylaşıyor.
Kilonun bir başka sebebi de içine atılanlar, bırakılamayanlar olup, şişkinliğe sebep olabiliyor. Her ne kadar diyet yapılsa da kilolar gitmiyorsa içinde tutulan duygulara bakmak gerek. İnsanın içinde hazmedemediği, tuttuğu ne varsa onu bırakması da blokajı çözüp, kilo vermeyi kolaylaştırıyor.
11. Bolluk, Berekette tıkanıklıklar: İşlerde hakkını alamama, ortaklarla yaşanılan sorunlar, sürekli parasal kayıplar...
Bilinç çok parayı hakkettiğini düşünse de bilinçaltında paraya dair olumsuz kodlar varsa parayı iter, yada gelen para da bir şekilde gider. Bilinçaltımız, duygu, düşünce ve inançlarımızla çelişen isteklerimizi sabote eder.
Bolluk bereket ile ilgili yaptığımız çalışmalarda, herkeste birbirinden çok farklı inanç, duygu, düşünce ve bilinçaltı kodların olduğunu görüyoruz. Para konusunda aileden ve atalarımızdan gelen inanç ve kodlar da çok önemli yer kaplar. İçsel dönüşüm uygulamalarıyla iş hayatında, kazançlarda bilinç ve bilinçaltı sabote eden duygu ve düşünceler bulunarak dönüştürülür.
İçsel Dönüşüm Sisteminin farkı nedir?
Normalde aylarca yıllarca sürecek terapilerde elde edilecek sonucu içsel dönüşüm ile kısa zamanda gerçekleştirmek mümkündür. Çünkü bütünsel bir yöntemdir. Sadece sorunla ilgilenmez, sorunun köküne iner, bağlantılı konu ve duyguları bulup dönüştürür. Konuya tüm yönleriyle bakar.
Benzer sorunları, aynı yöntem çözmeyebilir. Diyelim, özgüven sorununu çözmek isteyen iki kişi var. Görünen sorun ve beklenen sonuç aynı; ikisinde de özgüvenli olmak isteniyor. Birinde hipnoz, telkin, nlp gibi yöntemler kişinin kendine güvenini arttırırken, diğer kişide dirençle karşılaşılabilir.
Her kişinin yaşadığı
ve hissettiği kendi
ne özel olduğundan; içsel dönüşüm, kişinin sorununa ve düşünce yapısına uygun yöntemlerle gerçekleştirilir.
İçsel dönüşüm sist
eminin en büyük f
arkı sorunu kaynağına inerek çözmesidir. Yüzeysel değil, derine giderek çalıştığı için kalıcı değişim sağlar.
Beyin gördüğü ile hatırladığı arasındaki farkı bilmez. Çünkü, gördüğünde de hatırladığında da aynı sinir ağları ateşlenir. Bir şeyleri tekrar etme hücreleri birbirine bağlar. Sürekli öfke, üzüntü, mağduriyet hissedersen; hologramın da o şekilde olur. Ateşlenmeyen sinir hücreleri ağdan kopar. Kimyasal üretimine neden olan düşünce akışını kesince, kimyasal akış da kesiliyor.
Bir olay yaşadın; bunu nasıl hatırlayacağın, ona yüklediğin duygulara bağlı. Bu yüklenilen duyguları sağaltarak farklı bakmak mümkün. Böylece kontrol edemediğin korkular, tetiklenmeler, kaygılar, aşk acıları, öfkeler yönetilebilir hâle geliyor.
Hani şu meşhur buzdağı metaforu vardır. Suyun üstünde uzanan buzdağının ucu, bilinçli zihni temsil eder. Bilinçli zihin, sadece "buzdağının görünen kısmı" dır. Suyun altında ise bilinçaltını temsil eden buzdağının daha büyük bir kütlesi vardır. Bazı sistemler, buzdağının üstüne yani sorunun görünen tarafına odaklanırken, bazı sistemler görünmeyen kısım olan bilinçaltına odaklanır. Bu durumda yapılan çalışmalar yeterli gelmez. Anlık iyi hissetmeler olsa da, bir süre sonra sorun kendini farklı şekillerde göstermeye devam eder. İşte, içsel dönüşüm sistemi bu buzdağının tamamına (görünen sorunla birlikte görünenin ardındaki sebeplere) odaklanır. Amaç; bilinç ve bilinçaltını aynı düzleme getirerek, duygu ve mantık dengesinde kendine uygun karar verip, adım atmayı kolaylaştırmayı sağlamak.
Buzdağının üstü aynıyken, altı bambaşka olabiliyor. Konuşma ve telkinle değiştirilemeyen davranışların altındakini görmek ve çözmek esastır. Küçük yaşlarda yaşanan travmalar kişinin bilinçaltını yönettiğinden öncelikle oradaki etkiyi ortadan kaldırmak gerekir. Aç bir çocuğu balonla susturamazsınız. Onun, önce karnını doyurmanız gerekir ki, sonra balonla oynamayı bilsin. Bilinçaltı da önce açlığının giderilmesini bekler. Olumlama ve telkinleri ondan sonra dinler.
Sorunları zihinde ve duygusuyla çözmeden, an
lık çözümlerle gidermeye çalışmak; pası sil
meden cila atmak gibidir. Öncelikle sorunun kaynağına inmek gerekir.
İçsel dönüşüm seansları süre ile sınırlandırılmamış olup, çalışılan konuda fiziksel ve zihinsel rahatlamış olmak esas alınır.
2001 yılında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirdikten sonra turizmden, medyaya, üretime, hizmete kadar çeşitli sektörlerde çalıştım. İnsan Kaynakları Yüksek Lisansımı Marmara Üniversitesinde tamamladım. Uzun yıllar İstanbul’da İnsan Kaynakları ve Kalite Yönetim Müdürlüğü yaptım. ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemlerinin yanı sıra ekibiyle EFQM Mükemmellik Modelini kurarak çalıştığım kuruluşa ödüller kazandırdım.
2000’li yılların başından beri insanların içsel gücünü kullanarak nasıl mutlu olacağı, yaratıcı potansiyellerini ne şekilde ortaya çıkarabilecekleri konusunda araştırmalarda bulundum, eğitim ve seminerlere katıldım. Aldığım eğitimlerden bazıları (Eğitimcinin Eğitimi, Sanat Terapisi, Yaratıcı Düşünce, Hipnoterapi (NGH-National Guild of Hypnotists), NLP, EFT, Regresyon Terapisi, ICF Yaşam Koçluğu, Kuantum ve Tasavvufla Bilinç Dönüşümü, Temel Psikoloji, Liderlik ve Yöneticilik, İlişki Koçluğu)
2015’de Uzakdoğu seyahatinden sonra insanların özündeki güçle çok daha mutlu ve iyi olabileceğinin farkındalığıyla aldığım eğitimler ve doğu ve batı öğretilerini de birleştirerek İçsel Dönüşüm Sistemini kurdum.
İhtiyaca ve kişiye özel olarak farklı yöntemler uygulayarak kişilere kendilerini daha iyi hissetme ve kendi potansiyellerini kullanma konusunda bireysel danışmanlık ve eğitmenlik yapmaktayım. Bunun dışında Yazarak Şifalanmak, İçsel Potansiyeli Ortaya Çıkarmak, Düşünce ve Bilinçaltımızın Hayatımıza Etkileri, İçimizdeki Çocukla Buluşma, Sağlıklı İlişkiler, Kendini Okuma, Geçmişten Özgürleşme, Hayata Farklı Bak, Döngülerden Çıkmak, Yazarak İyileş, Yaratıcı Düşünce, En İyi Versiyonuna Yolculuk üzerine atölye çalışmaları yapmaktayım.
Yıllar boyunca danışanlarıma gönderdiğim motivasyon ve farkındalık mesajlarının birikimiyle oluşan, insanı içsel yolculuğuna çıkaran, kişinin kendini okuyarak hayatı anlamasını sağlayan, yaşamda mesaj arayanlara kendine dair ilhamlar alacağı “Günün Sürpriz Mesajı” diye bir kitap da yazdım.
Hizmet Verdiği Diller
Görüşme Seçenekleri
Gazi Üniversitesi
Lisans, Uluslararası İlişkiler
Eyl 1996-Eyl 2001
Marmara Üniversitesi
Yüksek Lisans, İnsan Kaynakları
Eyl 2009-Haz 2010
NLP (Beyin Dili Programlama)
NLP İstanbul
Şub 2016
Sanat Terapisi
İstanbul Üniversitesi
Şub 2024
NGH Onaylı Uluslararası Hipnoterapist Sertifikası
National Guild of Hypnotists
Mar 2018
ICF Onaylı Koçluk
Koçluk Merkezi
Mar 2020
İlişki Koçluğu
İstanbul Üniversitesi
Mar 2023
•Randevulu görüşmeler yapılmayan tüm görüşmeler %100 iade edilir.
•Görüşme saati geçmiş olsa bile yapılmamış randevular %100 iade edilir.
•Görüşme içeriğinden memnun kalınmaması veya fayda sağlanmayan danışmanlıklarda iade talep edilmesi durumunda danışman onayı ile ücret iadesi yapılır. İade oranı %100'dür.
•Paket alımlarında kalan görüşmelerin iadesi istendiği zaman kalan görüşmeler %100 oranında iade edilir.
•Satın alma sırasında kullanılan kuponlar eşit olarak seanslara bölünerek hesaplanır ve kalan seans sayısına göre iade yapılır.
•Ödemenin ilk 5 gününde talep edilen iadeler kredi/banka kartına iade edilir, 5 gün sonrası talep edilen iadeler hesaba Havale/EFT yöntemiyle 2 iş günü içinde gönderilir.
•Iade taleplerinizi e-posta veya Whatsapp hattından iletebilirsiniz.
İncelemeler (0)
Henüz Değerlendirme Yapılmadı
Dikkat - Online danışmanlık hizmeti, herkese uygun bir hizmet değildir.
İntihar veya kendine zarar vermek gibi düşüncelere sahipseniz, sitedeki hizmetler size uygun olmayabilir.
Bu durumdaysanız aşağıdaki yardım numaraları ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.
Acil Yardım Hattı: 112, Polis İmdat Hattı: 155, Aile İçi Yardım Hattı: 183, Uyuşturucu İle Mücadele Yardım Hattı: 191