30 Eylül 2023
Merhabalar,
Bu yazımda sizlere çocukluk korkularından bahsetmek istiyorum. Bana çok sık danışılan bir konu. 2- 8 yaş arasındaki çocukların çoğunda korkular gözlemlenebilir. Çocuğun mizacına, hayal gücüne, hayat koşul ve deneyimine göre bu korkular değişiklik göstermektedir. Özellikle bebeklik döneminde ayrılık yaşayan ya da ayrılık kaygısına neden olacak durumlar yaşayan çocukların okul öncesi dönemde daha fazla korku yaşadıkları yapılan çalışmalarda gözlemlenmiştir. Çocukların korku yaşamasının birçok nedeni olabilir. Bu nedenleri yapılan araştırmaların ışığında sizlere açıklamak isterim.
En büyük korku nedeni bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Çocuklar dünyayı anlamlandırmaya çalışırlar. Dünya onlar için gizemli ve kafa karıştırıcıdır. Çevresinde olup bitenleri anlamlandıramadığı zaman korku yaşamaya başlaması kaçınılmazdır. Eskiden insanların dünyayı tepsi gibi düz sanıp düşmemek için yaşadıkları yerden uzaklaşamaması, korkmaları gibi. Korkuyorlardı çünkü yaşadıkları gezegen hakkında ve bilimsel açıklaması hakkında bir bilgileri yoktu. Çocuklarda benzer şekilde muhakeme becerileri henüz yeteri kadar gelişmediğinden korkabilmektedir. Klozete oturduğunda düşeceğini düşündüğü için korkma durumu olabiliyor ya da küvetteki suyun delikten akıp gittiğini gördüğünde kendisinin de delikten gidebileceğini düşünebiliyor. Tamamen gelişimsel, dünyayı anlamlandırma çabasından kaynaklı bir korku türü diyebiliriz.
Korku duymalarının bir sebebi de korkutucu deneyimler olabilir. Örneğin sıcak bir nesneden dolayı elini yakan bir çocuk, sıcak nesnelerden korkabilir. Ya da bir köpeğin saldırısına uğramış bir çocuk köpekten korkabilir. Bu korku çeşidi kötü deneyimlerden kaynaklı daha patolojiktir.
Koşullu korku dediğimiz bir kavram vardır. Çocuğun ilişkilendirme yapması ile doğan korkulardır bunlar. Bu konuda yapılmış bir araştırma da vardır.
11 aylık bir bebeği fare ile oynarken yüksek bir sese maruz bırakmışlar. Ve çocuk her fare gördüğünde ağlamaya başlamış. Ağladığı şey aslında fare değil, fare ile sesi ilişkilendirdiği için her fare gördüğünde ağlamaktadır. Ve sonrasında çocuğu gözlemlemeye devam etmişler birkaç ay sonra tavşan, köpek, kürk manto ve pamuk gibi benzer nesnelerden de korkmaya başlamış (Watson ve Ryner, 1920). Yani korkusunu tüylü ve pamuklu nesne/canlılara genellemiş. Bu durumu günümüzde de çok sık yaşıyoruz. Ebeveynleri örümcekten korkan çocukların da ebeveynlerinin tepkisinden kaynaklı olarak örümcekten korktukları gözlemlenir. Aslında burada sakin duran ebeveynlerinin bir anda korku ile kaçmasından korkuyorlar. Yani ebeveynlerinin tutumlarından korkuyorlar. Bu durumu da örümcek ile ilişkilendirerek her örümcek gördüklerinde tıpkı ebeveynleri gibi davranıyorlar. O zaman şunu söyleyebiliriz. Bu korkular “koşullu korku” ve bu korkunun benzer nesnelere sıçraması ise “genelleme” olarak adlandırılabilir. Bu durum hiç tesadüf değildir çünkü çocuklar 6 yaşına kadar genelleme yaparak öğrenirler.
Seanslarda sık karşılaştığım korkuların bir nedeni ise hayal gücüne bağlı korkulardır. 3-6 yaş arası dönem işlem öncesi dönem olarak adlandırılır (Piaget, 1962). Gerçek dünyaya ilişkin daha çok bilgi ve deneyim edinene kadar gerçeklik ile kendi hayal dünyası arasındaki fark net olmamaktadır. Önemsiz detaylara takılabilir, büyütebilir ve ciddi kaygı yaşayabilirler. Örneğin gece perdesine vuran ağaç dallarının gölgesinden korkabilir. Odasındaki bir oyuncağı ya da sandalyeyi bir canavara ya da insana benzetebilir. Bu dönemde oldukça normaldir bu tip korkular.
Bir diğer korku türü ise sembolik korkulardır. Çocuğun iç dünyasında yaşadığı korkuları bir nesne üzerinden ifade etmesidir. Örneğin yeni kardeşi olan bir çocuğun anne – baba sevgisini kaybetmesinden kaynaklı korku yaşaması ve bunun üzerinden canavarlı hikayeler anlatıp korkması gibi. Çocuk gerçek duygusunu ifade edemez ise ortaya sembolik korkular çıkabilir. Peki çizgi filmlerin birçoğunda canavar konusu var ve izleniyor. Ya da iyi/kötü karakterler var ve kötü karakterler canavardan daha fena yorumlanmış. Neden? Çocuklar günlük hayatta ebeveynlerinden bir anda sinirlenme, öfkelenme, kendisine bağırma veya örselenme gibi durumlar yaşayabiliyor. Hiçbir ebeveyn mükemmel değildir. Çocuğun gözünde ebeveyninin tüm sevecenliği ve davranışları bir anda değişebiliyor. Tıpkı canavar ve cadılar gibi. Bundandır ki kötü karakterleri anlamlı bulabilmektedirler.
Çocuğumuzun Korkularını Nasıl Yenebiliriz?
Öncelikle duygularını fark etmeli ve dikkate almalıyız. O an yaşadığı duyguyu çocuğa yansıtmalıyız. “Korkacak bir şey yok!” demek çocuk için bir şey ifade etmeyecektir. Doğru bilgiyi kısa ve öz bir şekilde yaşına uygun açıklamak gerekir.
Hayal ürünü korkulardan çocukları uzaklaştırmamalıyız. Gerçekten tehlikeli olduğunu düşünebilirler. Korkusunu kabul etmeli, korkusuna sempati duymalı ve umut vermeliyiz. Yani lunaparkta gürültü ve oyuncaklardan korkan bir çocuğa duygusunu yansıtmalıyız. “Korktuğunu anlıyorum. Ama korkmak hiç eğlenceli değil öyle değil mi? Belki birlikte korkunu yenmenin bir yolunu bulur ve oyuncakların tadını çıkarırız” diyebiliriz.
Psikoloji de yapılan araştırmalar doğrultusunda önerilen tekniklerden biri ise çocuklar duygularını regüle edebilmek için gülmeye ve ağlamaya ihtiyaç duymaları. Yani eğer psikolojisine ve kendisine zarar verecek herhangi bir durum yok ise durumu doğru bir şekilde açıklamak ve çocuğun ağlamasına fırsat vermek gerekir. Mesela okula gitmek istemeyen çocuğa, neden gitmesi gerektiğini açıklayarak okula yine de bırakmak ve ağlamasına izin verici olmak gerekebilir. Ya da gölgelerden korkan bir çocuğa ağaç gölgelerini komik hayvan figürlerine benzeterek gülmesi sağlanabilir. Bu şekilde duygularını regüle edebilir ve yaşadığı korku ile baş edebilir.
Eğer korkular uzun zaman boyunca aynı yoğunlukta devam eder ise o zaman bir uzmandan destek almakta faydalı olacaktır. Yukarıda anlatılan korku türleri gelişimin bir parçası olarak görülmektedir.
Sorunlarınıza daha detaylı çözümler sunabilmek için buradayım. Bol oyunlu ve bol gelişimli günler dilerim.
Çocuk Gelişimci ve Oyun Terapisti
DİDEM NALCIOĞLU
Dikkat - Online danışmanlık hizmeti, herkese uygun bir hizmet değildir.
İntihar veya kendine zarar vermek gibi düşüncelere sahipseniz, sitedeki hizmetler size uygun olmayabilir.
Bu durumdaysanız aşağıdaki yardım numaraları ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.
Acil Yardım Hattı: 112, Polis İmdat Hattı: 155, Aile İçi Yardım Hattı: 183, Uyuşturucu İle Mücadele Yardım Hattı: 191