Tüm Kusurlarınız ve Eksiklerinizle Kendini Sevmek

Burak

Psikolog

Deniz Sadi

02 Mart 2025

tum-kusurlariniz-ve-eksiklerinizle-kendini-sevmek

"Olmanız Gereken" Kişiyi Bırakmayı Öğrenmek


Hepimiz, kendimizi gizlemek için farklı maskeler takarız. Eğer konuşmak istemediğiniz bir komşunuzu selamladıysanız, ne demek istediğimi iyi bilirsiniz. Gülümsemek istemiyorsanız bile gülümsemek zorunda hissedersiniz. Gerçekten umursamadığınız halde, "Günleriniz nasıl geçiyor? " diye sorabilirsiniz. Ve zihniniz çoktan uzaklaşmışken, onların bitmek bilmeyen hikayelerine başınızı sallayarak karşılık verirsiniz.


Bu maskeleri takmak, bazen sahtekarca ya da "yapay" hissettirebilir. Ancak, sosyal varlıklar olarak hayatımızda bunlar kaçınılmazdır. İlişkilerimizi ve topluluklarımızı bir arada tutan yapıştırıcıdırlar; kendi ihtiyaçlarımızı başkalarınınkileri ile uzlaştırmayı sağlarlar. Bu ince özdenetim ve performans eylemleri olmaksızın, sosyal yaşam kaotik bir hale gelebilir. İlişkilerimizi zorlaştıran ve güveni sarsan biçimsiz iletişimlerle dolup taşar. Bazı açılardan, kendimizi maskelemek, aldatmaktan ziyade, ne hissettiğimizin çok ötesinde nazik olmak ve dikkatli yaklaşmakla ilgilidir.


Ancak, sıkça taktığımız,yetkin ama psikolojimize derinlemesine işlemiş başka bir maske türü daha var. Bu maskeler, nasıl davranmamız, görünmemiz ya da hissetmemiz gerektiği konusunda toplumun koyduğu beklentilerle şekillenir. Kontrol edilmedikleri takdirde, bu maskeler önemli acılara ve sıkıntılara yol açabilir.


Kendimiz Hakkında İnandığımız Hikayeler


Hepimizin kim olduğuna ve kim olmamız gerektiğine dair içselleştirilmiş hikayelerimiz bulunmaktadır.


Bazı hikayeler, kültürel beklentilerden kaynaklanır; "başarılı" ya da "kabul edilebilir" bir yaşam sürmenin anlamıyla ilgili toplumsal inançlar içerir. Genelde açıkça ifade edilmeseler de, politikalarımızı, okullarımızı, filmlerimizi, sanatımızı ve hatta pazarlama kampanyalarımızı etkilerler. Örneğin, geçmişteki tanıtım reklamlarında "ideal aile" sıklıkla beyaz, heteronormatif ve banliyö olarak tasvir edilmiştir. Erkeklerin James Bond gibi güçlü ve dayanıklı olmaları beklenirken, kızlara Barbie gibi güzel ve hoş olmaları öğretilmiştir. Bu tür kültürel klişelerin etkisi her alanda karşımıza çıkar.


Bir de sosyal beklentiler var; çocukken bilinçsizce adım attığımız ve yetişkinliğe taşıdığımız roller. Belki de "sorumlu kişi" olarak büyüdünüz ve her zaman kardeşlerinize bakmanız gerektiği düşünüldü. Ya da belki "sınıfın soytarısı"ydınız ve onay almak için başkalarını güldürmeye çabaladınız. Bu roller, kendinizi nasıl gördüğünüzü, hangi hedeflere ulaşmayı istediğinizi ve başarısızlık ya da başarıyla nasıl başa çıkacağınızı belirleyebilir.

Son olarak, genellikle kültürel ve sosyal baskılardan, aynı zamanda kişisel geçmişinizden etkilenerek oluşan beklentiler bulunmaktadır. Bu beklentiler, "Artık her şeyi çözmüş olmalıyım" veya "Her zaman nazik ve özverili olmalıyım" gibi düşüncelerle karşımıza çıkabilir. Bu içselleştirilmiş talepler, kendinizle sürekli bir çatışma hâlinde olduğunuzu hissettirebilir; gerçek arzularınızla örtüşmeyen bir ideale ulaşmaya çalışırken kendinizi hep geride kalmış hissedebilirsiniz.


"Gerekir" kelimesinin Boğucu Ağırlığı


"Gerekir" kelimesi ilk başta zararsız görünebilir; ancak dikkatsiz kullanıldığında ağır bir yük haline gelebilir. Çünkü bu kelimenin ardında genellikle, öz şefkat ya da esneklik için fazla bir yer bırakmayan katı bir standart gizlidir. Daha spesifik olarak, "gerekir" ile yaşamak size şunları yaşatabilir:


- İhtiyaçlarınızı göz ardı etme: Sürekli olarak başkalarının isteklerini önceliklendirmek, kendi arzularınızdan kopmanıza yol açabilir.

- Başarısızlık korkusu: Mükemmeliyetçilik, "yapmalıyım" ifadeleri üzerinde gelişiyor ve yeterli olup olmadığınız konusunda kaygı yaratıyor.

- Kendinizi sahte hissetme: Başkalarının standartlarına uyum sağlama çabası, kendi standartlarınızdan daha da uzaklaşmanıza neden olur.


"Gerekir" kelimesinin ağırlığı, çeşitli şekillerde kendini gösterebilir; stres, tükenmişlik, düşük özsaygı veya hayattan duyulan tatminsizlik hissi gibi. Kendini geliştirme kültürü, bu kusurları "düzeltme" fikriyle pazarlasa da, gerçekte düzeltmeniz gereken bir şey yoktur.


Özgürleşmeye ihtiyacınız var.


Kendinizi Sevme Cesaretini Gösterin


"Olmanız gereken" imajından vazgeçmek, öz disiplinden feragat etmek veya gelişmeyi reddetmek anlamına gelmez. Bunun yerine, kusurlarınızla, farklılıklarınızla ve tüm yönlerinizle kim olduğunuzu kabullenme cesaretini göstermektir. Daha otantik ve değerlere dayalı bir yaşam sürmek için toplumsal, ailevi ve kişisel "gerekir" kalıplarından kurtulmanız gerekmektedir. İşte bu sürece nasıl başlayacağınıza dair bazı ipuçları:


Maskelerinizi Fark Edin


Öncelikle, oynadığınız roller ve beklentilere dikkat ederek başlayın. Ne zaman belirli bir şekilde davranmak ya da belirli yönlerinizi gizlemek zorunda hissediyorsunuz? Örneğin, zayıf görünmekten korktuğunuz için mücadelelerinizi paylaşmaktan mı kaçınıyorsunuz? Yoksa başkalarını hayal kırıklığına uğratmamak adına her şeye 'evet' mi diyorsunuz? Bu kalıplarınızı izlemek ve günlük tutmak, takındığınız maskeler ile onların nedenleri hakkında netlik kazanmanıza yardımcı olabilir.


Kendinize Şefkat Gösterin


Dışarıdan gelen onay beklemek ve bu süreçte harcanan zamanı fark ettiğinizde hayal kırıklığına uğramak yaygın bir durumdur. Ancak bu durumu yargılamak yerine, nezaketle karşılamak daha sağlıklıdır. Kendi kendinize bu maskelerin çoğunlukla ait olma, güven içinde hissetme veya sevdiklerinizin beklentilerini karşılama arzusundan doğduğunu hatırlatın. Kendinizle konuşurken, bir arkadaşınıza destek sağlıyormuş gibi yaklaşmak faydalı bir yöntem olabilir. Yetersizlik duygusuyla değil, cesaret ve destekle karşılarsınız kendinizi.


Değerlerinizi Belirleyin


Beklentilerin sıklıkla dış kaynaklardan geldiği doğrudur; ancak değerleriniz içsel birikiminizden kaynaklanır. Sizin için gerçekten önemli olan şeyleri düşünmek üzere zaman ayırın - sadece toplumun veya başkalarının beklediği standartlar değil, sizi en çok neyin aydınlattığı. Yaratıcılığı, nezaketi, macerayı veya dürüstlüğü mü önemsiyorsunuz? Bu konudaki düşüncelerinizi günlük tutarak derinleştirmeniz, önemli içgörüler kazanmanıza yardımcı olabilir. Değerleriniz, yaşamınızı anlamlı ve otantik bir şekilde yönlendiren bir pusula gibidir.


Küçük, Cesur Adımlar Atın


Özgün bir yaşam sürmek, her maskeyi aniden çıkarmak anlamına gelmez; değerlerinize uygun küçük, bilinçli seçimler yapmakla ilgilidir. Belki de bir arkadaşınızla fikir ayrılığına düştüğünüzde, rahatsız edici olsa bile hislerinizi dile getirmektir. Ya da kendinize suçluluk hissetmeden dinlenme izni vermek ve öz bakımın ne kadar önemli bir ihtiyaç olduğunu kabul etmektir. Attığınız her adım, dışsal standartları karşıladığınız için değil, sadece var olduğunuz için değerli olduğuna dair inancınızı daha da pekiştirir.


Kusurun Güzelliği


"Olmanız gereken" kişiyi bir kenara bıraktığınızda, dikkat çekici bir gerçeği keşfedersiniz: kusurlarınız, bir yük değil, insanlığınızın bir parçasıdır. Zırhınızdaki çatlaklar, özgünlüğünüzün parladığı, daha derin bağlantılar kurmanıza ve özgürlük duygunuzu artırmanıza olanak tanıyan yerlerdir.


Bu yüzden kendinizi "olmanız gerektiği" düşünülen kişi olmaya çalışırken yakaladığınızda, durun. Derin bir nefes alın. Ve unutmayın: siz aynen böyle yeterlisiniz. Tüm kusurlarınız ve eksikliklerinizle kendinizi sevmeyi öğrendiğinizde, mükemmellikten ziyade bütünlükten oluşan bir hayata kapı açarsınız. Ve bu, yaşamaya değer bir hayattır.

Dikkat - Online danışmanlık hizmeti, herkese uygun bir hizmet değildir.
İntihar veya kendine zarar vermek gibi düşüncelere sahipseniz, sitedeki hizmetler size uygun olmayabilir.
Bu durumdaysanız aşağıdaki yardım numaraları ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.

Acil Yardım Hattı: 112, Polis İmdat Hattı: 155, Aile İçi Yardım Hattı: 183, Uyuşturucu İle Mücadele Yardım Hattı: 191