Ailede Otizmli Çocuğun Varlığı

ailede-otizmli-cocugun-varligi-

Otizm hem aile hem de çocuğu etkilemekle birlikte otizmli bir çocuğa sahip olma, özellikle ebeveynler açısından yaşam boyu süren müdahaleleri beraberinde gerektirmesi anlamına gelmektedir. Otizmli çocukların davranışlarının anne ve babanın stres düzeyi ile ilişkili olması, ebeveynlerin otizmli çocukları hakkında endişe duymaları, otizmli çocuğa sahip olan ebeveynlerin yüksek düzeyde depresyon ve ruh sağlığı problemleri yaşamaları ve ebeveynlerin stres düzeyinin, çocukları ile olan etkileşim stilleri ile bağlantılı olması dikkate alındığında otizmli çocukların iletişimsel ve sosyal etkileşimsel davranışlarının aileler üzerindeki etkilerinin belirlenmesinin önemli olduğu düşünülmektedir.

 

Çocuklarında otizmin ilk belirtileri görmeye başlayan aileler, ilk önce konduramazlar ve geçmesini beklerler. Geçmeden arttığını gören aileler önce çocuk doktoruna danışırlar. Genellikle çocuğa ismi ile seslenildiğinde herhangi bir tepki vermemesinden ötürü, aileler daha sonra çocuklarını kulak burun boğaz uzmanına götürüp işitmesini kontrol ettirirler. Uzmanın çocuğun işitmesiyle ilgili bir problemi olmadığını belirtmesinden sonra da çocuk psikiyatrisine yönelirler. Eğer çocuğa herhangi bir tanı konulmadan beklenmesi gerektiğini söylenirse ailelerde belirsizlik oluşur ve aile içi düzeni olumsuz etkilediğinden aileyi kötümserliğe sürüklemektedir. Ailede çocuğa otizm tanısı konulduğu zaman, bu belirsizlik dönemi bir rahatlamaya varır ve bununla birlikte aileler birçok farklı duygular hissedebilir. Bunlar inkâr, kızgınlık, suçluluk, endişe ve kendileri ve çocukları için düşündükleri bir geleceğin kaybından ötürü bir yas duygusudur.

 

Otizmli çocuklu ailelerin karşılaştıkları kapsamlı zorluklar, ailede stresle ilişkili bozukluklar yaratmaktadır. Marvin ve Pianta (1996)’ya göre, ebeveynler, çocuğun otizm tanısından sonra ortaya çıkan acılarını ve diğer stres verici duygularını ve düşüncelerini çözemedikleri zaman çocuklarından gelen iletişim işaretlerine uymayı ve duyarlı olmayı zor bulmaktadırlar. Bundan yola çıkarak Watchel ve Carter‟ın (2008) yaptıkları bir araştırmada, çocuğun otizm tanısı alması ile annede çözülme duygusu (sense of resolution) ve kabulü, anne-çocuk etkileşim biçimi, çocuğun otizm semptomlarına göre annenin depresyon düzeyi arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Çocuğun yetenek düzeyi ne kadar düşük ve otizm semptomları ne kadar ağır ise, tanının çözümlenmesi ve annelerin küçük yaştaki çocuklarıyla etkileşime girerlerken karşılaştıkları zorluklara uyum derecesi o kadar zorlaştırdığı ve dahası annenin depresyonu ile ilişkisi olduğu varsayılmaktadır. 20-50 ay arasında yaşı olan 63 çocuk ve anneleri bu araştırmaya katılmıştır. Araştırma sonucunda, annelerin duygusal çözümlenmesinin otizmli çocuklarıyla etkileşimlerinde etkili olduğu bulunmuştur. (Davis ve Carter, 2008).


Aileler çocuk sahibi olduklarında çok mutlu olurlar ve çocuğun normal gelişim göstermesini beklerler. Fakat çocuklarının gelişiminde farklılık olduğunu hisseden aileler çocuklarını gözlemlerler ve çözüm bulamayacaklarını anlayınca bir uzmana danışırlar. Çocuklarına otizm tanısı konulduğunda çok büyük bir şok yaşarlar ve kendilerine kabul ettiremeye çalışırlar ve kendileriyle bir savaşa girerler. Bazen bu savaş kısa sürerken bazen beraberinde birçok sorun getirir ve kabullenme sürecini uzatır. Kendilerine kabul ettirdikten sonra etraflarında bulunan kişilere kabul ettirmeye çalışırlar. Bazı ebeveynler bunu direk yapsa da bazı ebeveynler de gizleme taraftarı oluyorlar ve çevrelerinden uzak tutup çocuğunun normal gelişim gösterdiğini söyleyip onların yanında çocuklarının öyle davranmasını beklerler. Bu durumlarda aileler için çok zor ve yıpratıcı bir süreç olmaktadır. Aileler kabul etme ve ettirme sürecini atlattıktan sonra çocuğa faydalı çözümler aramaya başlarlar. Buldukları çözümler aile içinde karmaşaya sebep olabilir. Ebeveynlerden birinin bile bu süreci kabul etmemesi çocuk için bulunan çözümü etkiler.

Bazı ebevenyler bulunan çözümün otizmi geçireceğini düşünürken bazı ebevenyler ise bunun geçmeyeceğini kabullenip sürece dahil olur ve çocuğunu daha iyi bir seviyeye getirmek için çaba sarf eder. Otizm tanısı almış çocuk ailenin ilk çocuğu değilse aileler kendilerine kabullendirip bir de ev içerisinde ki diğer çocuğa kabul ettirmeye çalışırlar. Aile içerisinde ilk çocuk normal gelişim gösteriyorsa ebevynler otizm tanısı almış çocukları dünyaya gelince onunla kıyaslarlar ve otizm tanısı almış çocuğun eğitim süreci başladığında normal gelişim gösteren çocuğu arka planda tutabilirler. Bu durumda beraberinde başka sorunları getirdiği görülmektedir. 

Dikkat - Online danışmanlık hizmeti, herkese uygun bir hizmet değildir.
İntihar veya kendine zarar vermek gibi düşüncelere sahipseniz, sitedeki hizmetler size uygun olmayabilir.
Bu durumdaysanız aşağıdaki yardım numaraları ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.

Acil Yardım Hattı: 112, Polis İmdat Hattı: 155, Aile İçi Yardım Hattı: 183, Uyuşturucu İle Mücadele Yardım Hattı: 191