Uzman Psikolojik Danışman (Çocuk, Ergen ve Yetişkinlere Yönelik Psikolojik Danışma Hizmeti)
Murat Abak
03 Mayıs 2024
Şüphesiz ki teknoloji artık hayatımızda daha fazla yer kaplamaya başladı. Dolayısıyla nesneler günlük hayatımızda ayrılmaz birer parçamız haline geldi. Akıllı robotlar, ev aletleri, telefonlar, tabletler, saatler… daha ismini sayamadığımız çoğu gereç artık son teknoloji ile donatılmış durumda. Bu durum çoğu zaman günlük hayatımızı kolaylaştırıyormuş gibi gözükse de sosyal bir varlık olan insanın giderek daha az başkalarına ihtiyaç duymasına ve daha çok yalnızlaşmasına sebep olmaktadır.
Yararlar ve zararlar bir kefeye konduğunda hangi taraf ağır basar? Bu soru kişiye, şartlara, ortama göre belki değişir ancak şüphesiz ki teknoloji artık yeni bir çok kavramı da hayatımıza katmış gibi gözüküyor. Bunlardan bir tanesi de “Dijital Obezite” kavramı. Belki daha önce duymuşsunuzdur belki de ilk defa karşılaştığınız bir kavram olabilir ancak Dijital Obezite artık çok daha fazla üzerinde durmamız ve önemsememiz gereken bir konu haline geldi. Bunun sebebi ise insanların özellikle telefon, tablet, bilgisayar vs sayesinde sanal mecralara kolaylıkla ulaşmaları ve giderek bu ortamlarda daha fazla vakit geçirmeleridir. Şimdi gelin dijital obezite kavramına biraz daha yakından bakalım.
Dijital Obezite nedir?
İlk olarak obezite kavramını ele alalım. Obezite, vücutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı ve anormal yağ birikmesidir. Bedene ihtiyacından fazla verilen kalori, şişmanlamaya yani obeziteye yol açmaktadır. Bu anlamda “Dijital Obezite” pek çok ciddi hastalığa zemin oluşturan ve önemli bir sağlık sorunu olan fiziksel obezitenin , dijital hayattaki karşılığı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dijital Obezite, kişinin dijital ortamlarda, zihinsel, bedensel ve ruhsal sağlığını bozabilecek ölçüde, aşırı olarak dağınık-bütünlüksüz-birbiri ile bağlantısı olmayan bilgi, içerik ve bildirim alması olarak tanımlanmaktadır. Dijital medya içeriğinin aşırı tüketimi sonucunda bireyler bağımlı hale gelerek, daha fazla içerik tüketme isteği duymakta ve dijital obez adayı haline gelmektedirler. Aşağıda “We Are Social and Hootsuite’in” Ocak ayında yayımlanan ‘Digital 2020’ adlı raporundan bir bölüm paylaşıyorum. Sonuçları görünce ne demek istediğimi anlayacaksınız(!)
Bu sayısal istatistikler, Dijital Obezite kavramının ne denli önemli olduğu ve ne kadar büyük bir kitleyi etkilediğini gözler önüne seriyor. Bu verilere ek olarak dijital obezitenin Nomofobi, Fomo, Siberkondria, Ego Sörfü, Selfitis, Photolurking, Like Bağımlılığı, Cyberlaofing, Tıkınmalı izleme (binge-watching) gibi pek çok dijital hastalığa zemin hazırladığı da araştırmalar sonucu ortaya konan bir gerçektir. (Bu hastalıklara başka bir yazımda ayrıntılı bir şekilde yer vereceğim.) Bu hastalıklara ek olarak dijital obezitenin yol açtığı sorunlar aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Dijital Obezite Riskine Karşı Neler Yapılabilir?
Dijital Obezite ve buna bağlı ortaya çıkan sorunlar hakkında konuştuk. Peki kendimizin ya da çevremizdeki bir yakınımızın dijital obez olduğunu düşünüyorsak neler yapmalıyız, hangi önlemleri almalıyız? Gelin biraz da bu konu hakkında konuşalım.
İnternetten, akıllı telefonlardan, sosyal medyadan kopmanın imkansız hale geldiği günümüz dijital dünyasında dijital obezite gibi teknolojinin yarattığı olumsuz durumlardan daha az etkilenmenin yolu şüphesiz ki bilinçlenmekten geçmektedir. Bu noktada dijital okuryazarlık becerilerinin öğrenilmesi olumsuz sonuçları en aza indirmede katkı sağlayacaktır.
Dijital obezite her yaş grubunu etkilemekle birlikte asıl risk grubu küçük yaş çocuklar ve ergenlik dönemi gençlerdir. Bu dönemin asıl özelliği ise oto kontrol mekanizmasının tam gelişmemiş, sorumluluk alma ve bilinç düzeyinin düşük olmasıdır. Bu nedenle özellikle küçük yaş grupları ve ergenlik dönemi gençlerde “Dijital Okuryazarlık” hem eğitim hayatı boyunca hem de ebeveynler tarafından sürekli olarak işlenmesi gereken konuların başında gelmektedir.
Ekran karşısında geçirilen zamanı ve maruz kalınan dijital içerikleri gözden geçirmek, aşırıya kaçan problemli kullanımların farkına vararak çözüm önerileri geliştirmek, teknolojiyi doğru ve dengeli kullanma alışkanlıkları edinmek bireylerin zihin ve beden refahını artıracaktır. Teknoloji ve ekran kullanımına kısa aralar verilerek “dijital diyet” (dijital detoks, dijital oruç) yapmak, gereksiz, zararlı ve çöp içeriklerden zihni arındırmada fayda sağlayacaktır.
Dijital diyet, teknolojiyle aramıza mesafe koymada önemli adımlardan biridir ancak tek başına yeterli değildir. İlk olarak bunu yaparken kişi farkındalık düzeyini en üst seviyede tutmalı, eğer uygulanan kişi küçük yaş grubuysa ebeveynler tarafından sebepleriyle birlikte süreç açıklanarak ilerlenmelidir. Teknolojiden uzaklaşırken yerine oluşacak boş zaman için yeni bazı içeriklerin geliştirilmesi dijital diyeti destekleyecektir. Kişinin ilgi alanlarına göre resim, müzik, spor gibi farklı alanlara yönelmek, bizi gerçek hayata bağlayacak yeni hobilerin edinilmesi, yürüyüş ve doğa gezilerinin yapılması oluşacak teknolojik boşluğun yerine konabilecek güzel örneklerdendir. Özellikle bu süreçte doğaya ve doğal olana yönelmek bizi oldukça rahatlatacaktır.
Bir kişiyi değiştirmek için gerekli olan, onun farkındalığını değiştirmektir, der Abraham Maslow. Teknoloji bizim etrafımızı sarmaya devam ettikçe oluşabilecek çeşitli sorunları aşmanın tek bir yolu var, o da farkındalığımızı değiştirmek. Bugünkü yazımda da amacım teknolojinin getirdiği olumsuz sonuçlara yönelik farkındalığımızı değiştirmekti. Benimle bu yolculuğa çıkıp sona kadar bana eşlik ettiğin için teşekkür ederim. Kaleme alınmış farklı yazılarda görüşmek üzere…
Dikkat - Online danışmanlık hizmeti, herkese uygun bir hizmet değildir.
İntihar veya kendine zarar vermek gibi düşüncelere sahipseniz, sitedeki hizmetler size uygun olmayabilir.
Bu durumdaysanız aşağıdaki yardım numaraları ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.
Acil Yardım Hattı: 112, Polis İmdat Hattı: 155, Aile İçi Yardım Hattı: 183, Uyuşturucu İle Mücadele Yardım Hattı: 191